DİL ve EVRENSELLİK -II
A.Metin Uracin
26 Eylül 2014
Cognition. Bil. Vakıf ol. İdrak et.
Birkaç gün önce Kanlıca daydık. Bahçede. ‘’ Baro Bahçe ‘’ de. İstanbul Barosunun dinlenmek için sırtını dayadığı tepenin eteklerindeki bahçede. Tarihte, kan renkli otları yeşillikler içinde saklamış bahçede. Rengini süte vermiş ve hemen gidip sahile pudralı yoğurt olarak yerleşmiş bahçede.
Kaç arkadaştık ? Hatırlayamıyorum. Kalabalıktık. Akşam saatleriydi. Yıldızları olmayan bir Eylül akşamıydı.
Bir arkadaş artık yağmurların geleceğini söyledi. Islak ve nemli havalar dedi ve devam etti. Otlardan ve kuşlardan anlaşılır demişti ki, yurt dışından henüz dönmüş bir diğer arkadaş söze girdi ‘’ Fauna ve Flora ‘’ demek istiyorsun her halde dedi. Islak ve nemli havalardan bahseden arkadaş dil olarak kelimeyi tam anlamadım, baba annem anlatırdı diye devam etti, Eylül ayının ilk haftasında Bıldırcınlar geçince ‘’ Bıldırcın Geçimi Fırtınası’’ derlermiş. Sonra ‘’ Çaylak fırtınası ‘’ eylül ayının ikinci haftasında. Yani sıcakların kırılması. Bu akşamın tadını çıkaralım diye devam etti. Havaların soğumaya başlaması. Güz yağmurları. Sonbaharın başlangıcı. Yaprak dökümü. Mevsim yağmurları. Babaannem, eylül ayının sonuna doğru da, ‘’ Kestane Karası Fırtınası ‘’ ve ‘’ Turna geçimi Fırtınası ‘’ gelir derdi.
Bir arkadaş Ay – Pettin den sörf.. ! yaparken söze girerek bu dilden hiçbir şey anlamadım dedi. Nasıl bir dil bu dedi. Meteorolojik bilgileri sayılmış bilgilerimden, bilgisayarımdan size verebilirim dedi. Ve devam etti. Bu da ayrıca kesindir. Nettir. Bilimseldir diyerek meteoroloji sayfasına girmeye çalışınca fırtınalardan bahseden arkadaş, bi Dakka! Dur, dedi. Lodos rüzgarlarından önceki fırtınalardır bunlar diyerek devam etti.
‘’ Kestane Karası Fırtınası ‘’ deyip geçmeyelim. eylül ayı sonlarına gelen fırtınadır. Balık mevsimine denk gelir. ( Bir başka arkadaş, salla pati söze girerek, Palamut fırtınası da var mıymış, babaannene sormuşsundur inşallah derken kendi kendine güldü.)
Ortalığı allak bullak eder. Her yönden rüzgar eser. Deniz köpüklü hale getirir. Bu fırtınadan önce sahil çocukları ” birkac gün sonra kestane karası var ‘’ diyerek maç yaparlarmış, derdi.
Babaannem büyüklerinden duymuş. Kestane Karası, Karadeniz’in meşhur fırtınasıymış.
Trabzon dan balkan harbinde gönüllü askerleri cepheye taşıyan ‘’ Gülcemal Vapurunun ‘’ yolunu kesen de o fırtınadır, derdi. Kestane Karası fırtınasının vapurları fındıkkabuğu gibi sallarmış diye devam ederken bir arkadaş, ne kadar güzel kelimelerle anlattın.
Dil. Babaannenin kullandığı dil çok güzel.
Kendimi fırtınanın içine attım. Fırtınadan korkmadım. Tabiatın ayrılmaz parçası oldum.
Diğer bir arkadaş sulandırmak istedi. Eylül. Bilgisayar. Kestane. Bıldırcın. Kanlıca. Bahçe.
Bir soru sormak istiyorum dedi. En güzel dil hangi dildir?
İspanyolca diyenler oldu. İtalyanca, Fransızca diyenlerde. Kendisi hiç beklemeden gülerek cevaplandırdı.
Tatlı dil arkadaşlar, tatlı dil.
Kimsenin gülmediğini görünce de ciddileşerek sözüne devam etti. Dil. Arkadaşlar dil çok önemlidir dedi. Herkes bunun üzerine çok güldü. Herkes o akşam ‘’ Dil. Arkadaşlar dil çok önemlidir ‘’ sözüne Baro Bahçede çok gülmüştü..