Dolar 34,1741
Euro 37,8305
Altın 2.908,84
BİST 9.082,24
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul 27°C
Açık
İstanbul
27°C
Açık
Cum 30°C
Cts 27°C
Paz 21°C
Pts 22°C

Anayasacılık antidemokratiktir! — 1 dk’da anayasal demokrasinin anatomisi

8 Ağustos 2023 20:36
122
A+
A-

Demokrasinin kötü olan bir yönü çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir.” Lord Acton

Platon, Aristo ve Kant’ın da yukarıdakine benzer sözleri bulunsa da bugün çok az insan cesurca demokrasiyi kötüleyebilecektir. Bunun yanında bir hukukçu olarak demokrasi denilince benim aklıma ilk olarak anayasacılık ve demokrasi kutuplaşması geliyor.

İktidarın kaynağını kendisine değil de yönetime katılanlara dayandıran demokrasi karşısında halkın tercihlerine sınırlandırmalar getiren anayasaların ilk bakışta anti demokratik uygulamalar gibi görünmesi oldukça muhtemel. Peki anayasalar gerçekten de çoğunluğun iradesine gölge bırakmayı mı amaçlar? Bu bakımdan anayasacılık hareketinin bireylerin doğuştan sahip oldukları haklarla ilgilenmesi ile bu hakların bir topluluğun iradesinden önce gelmesi tabii hukuk açısından meşrudur. Bunun yanında anayasalar ile sınırlandırılmayan bir iktidarın demokrasi açısından da tehdit olduğu aşikardır. Anayasaların demokratik karaktere zıt olmadığı aksine demokrasinin kalıcılığı için uygun bir platform hazırladığı ve hatta kuvvetler ayrılığı gibi araçlarla demokrasinin kullanımını fonksiyonel şekilde düzenlediği de bir gerçektir.

Anayasal demokrasi kurumunun da beraberinde getirebileceği problemler olabilir. Yargıçların kendilerini hukuku uygulayan kişiler değil de hukuku yaratan kişiler olarak görmesi ihtimalinde bu kez yargıçların bir siyaset yapıcı olmaları ile karşılaşılır. Oysa yargı ideal düzende siyasetten bağımsız kalabilmelidir. Çağdaş bir politik iktisat ekolü olan Kamu Tercihi Okulu’na göre anayasal demokrasi için ideal reçetelerden biri de devletin iktisadi tercihlerine anayasa ile bir sınırlandırma getirilirken sosyal tercihlerin oybirliği ile alınmasıdır. Örneğin yüksek öğrenim için en kadar bütçe ayrılacağı belirli kurallar ışığında alınmalı -ki yüksek öğrenime karşı bir iktidar karşısında eğitim hakkı dolaylı olarak engellenmesin- ancak bu bütçenin belirtilen konuda hangi alan içinde harcanacağı iktidara göre belirlenebilmesi mümkün olmalıdır.

Tüm bu husular ışığında anayasal demokrasinin kusursuz bir yöntem olmamasına karşılık içinde yaşadığımız dünyada tek ideal demokratik yöntem olduğu kanısına varmaktayım. Siz ne düşünüyorsunuz?

Bu yazı kaleme alınırken Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ın Anayasal Demokrasi kitabından yararlanılmıştır.

AYŞEGÜL AĞUR

İstanbul Barosu’na bağlı olarak yasal avukatlık stajını tamamlamaktadır. Çocuk alanında hak temelli savunuculuk yürüten ÇAÇAv Gençlik İstanbul Ağı'nın genel koordinatörlüğünü yürütmektedir.Teknoloji, sürdürülebilir kalkınma ve insan hakları konularına tutku duymaktadır. İçerik üretmeyi sever. Sanatsever, feminist bir bireydir. Şiirde sembolizm, felsefede varoluşçuluk izleri arar. “Çünkü benim ilgimi çeken insanlar deli olanlardır, yaşamak için deli olan, konuşmak için deli olan, her şeye aynı anda ihtiras duyan, hiçbir zaman esnemeyen ya da sıradan bir şey söylemeyen.”   Linkedin | Instagram | YouTube
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.