TEBEŞİR DAİRESİ
A.Metin Uracin
14 Nisan 2012.
Özgül Ağırlık
Orta okul.
Leylaklar.
Orta okulu bahçesi leylaklarla dolu olan bir okulda okuduğumu hatırlıyorum.
Üsküdar da.
Fethi Paşa Korusu’nun yanındaki okul da.
Okul’un aklımda daha çok yeşil renkli kaldığını fark ettim.
Yeşil rengin bana niçin okulu hatırlattığını düşünüyorum.
Kimya Öğretmenimizin her zaman giydiği yeşil takım elbisesinin rengi olduğu için mi?
Bilemiyorum.
Ama, leylakların rengi yeşil değil ki. Onu biliyorum.
Yeşil takım elbiseli kimya öğretmenim bir gün derste sormuştu.
Arkadaşlar, civanın özgül ağırlığı kaçtır, bilen var mı ? diye.
Tüm sınıf topluca cevap vermişti.
‘On üç virgül altı’, öğretmenim.
Ciddi, yeşil elbiseli kimya öğretmenim bir soru daha sormuştu.
Peki, arkadaşlar suyun ki?
Yine hemen cevap verilmişti.
‘ Bir ‘öğretmenim.
Yeşil takım elbiseli kimya öğretmenim biraz sınıfa göz gezdirdikten sonra sormuştu.
Arkadaşlar,
Sözün özgül ağırlığı peki kaçtır.?
Sınıfta derin bir sessizlik olmuştu.
Bu nasıl bir soruydu.
Cam kenarındaki sıramdan her defasında ki gibi soruların cevabını bilmediğim zaman bahçedeki leylaklara bakardım.
Yeşil renkli olmayan leylaklara.
Erguvanlar gibi mevsimlik leylaklara.
Yeşil takım elbiseli kimya öğretmenimin sesiyle sınıftaki yeşil tahtaya bakınca, beyaz bir tebeşirle çizilmiş daire gördüm.
Yeşil tahtada beyaz tebeşirle çizilmiş bir sıfır duruyordu.
Dairesel.
Sıfır.
Başladığı yerde biten çizgi. Belirsiz geleceği olmayan. Hiç. Sıfır çizgisi.
Sözün özgül ağırlığı sıfırdır, arkadaşlar.
Sıfır.
Sıfır.
Diye üç defa tekrarladığını hatırlıyorum yeşil takım elbiseli kimya öğretmenimin.
Yeşil, bilinç – altımın ‘Pandoroma Kutusu’ muydu.
Daha sonra yeşil, özgül ağırlık ve sıfır ile daireyi hiç unutmayacaktım.
Evet.
Söz. Teoriydi.
Teori kendi başına bir hiçti.
Söz şayet pratik içinse, bir anlam ifade edecekti.
Maddeleşmiş değişim pratikti. Pratik dinamikti.
Yersiz sözü, yerine ulaşmayan sözü söyleme. Söylenceydi.
Söylence en çok nerede sevildi ?
Teori ve Pratik.
Söylem ve Eylem.
Sözün bol, bol’un sıfır, sıfır’ın ‘Tebeşir Dairesi’ olduğu yerlerde mi?