LAZURİ GÖKLER ‘KAF’ DAĞINA KÜSTÜĞÜNDE
A.Metin Uracin
6 Ocak 2008
‘Biz Kaf Dağı’ndan geldik’ dedi, babası ergenlik çağına henüz girmiş oğlunun kulağına eğilerek. Sessizce. Fısıltı halinde söylemişti. Önce dedesi babasına, sonrada babası oğluna. O da yıllar sonra Kaf Dağı’ndan çok uzaklarda kuzey’in soğuk denizlerinin kıyısında kendi kendine fısıldayacaktı.
‘Biz Kaf Dağı’ndan Geldik’.
Tarih fısıltıda mı yaşıyordu?
Aslında bunu anlayabilmesi için çok gerilere gitmesi gerekiyordu.
Yıllar, yıllar önceydi.
Lazuri Gökler Kaf Dağı’na küsmüştü. Kuzeyde anlaşılmaz bir sarsıntı belirmişti.
Sarsıntı çok yakına gelmişti.
Kaf Dağının üstünde yaşayanlar yazın yıldız toplarlardı.
Gökyüzünde.
Kış aylarında barınak ararlardı.
Yeryüzünde.
Onların nehir kıyıları boyunca uzanan yeşil otlakları, dağ yamaçlarında bozkırları ve kendi isimlerini verdikleri köpekleri vardı. Gökler bir defa Kaf Dağı’na küsmüştü. İnsanları çakıl taşları gibi serpildiğinde yeryüzüne. Bir çok insan deniz kıyılarına, bazı insanlar sulak ovalara, onlar da Kaf Dağı’nın tam da üstüne düşmüştü . Onlar göklerin öksüz çocuklarıydılar. Gökler onlara küsmüştü. Kuzeydeki sarsıntı iyice yaklaşınca, göklerin öksüz çocukları nehirlere doğru çekilmeye başlamışlardı.
Onlar söz vermişlerdi ateşe. Güneşi yaratan ateşe. İkinci nehirden sonra geri çekilmeyeceklerdi.
Kalplerini ikinci nehrin kıvrıldığı yere gömeceklerdi.
İlk nehri süratle geçtiler.
Rivayete göre.
Süratleri Nuh’un gemisini sürükleyen sellerden hızlıydı. Kuzey Denizi’nin eriyen buzları sular seller olunca, zaman öncesi zamanda, kap -kara bir deniz ortaya çıkmıştı.
Karadeniz.
İkinci nehrin kıyısına geldiklerinde, sözlerine bağlandılar. Önce ateş yaktılar. Sonra ateşin içine taş attılar. Ve ateşin üzerinden atladılar. Her şeyi yaratan ve yok eden ateşe söz vermişlerdi.
Gökler Kaf Dağı’na küsmeden, kuzeydeki sarsıntı başlamadan önceki baharda nasıl da Kaf Dağı’nda eğlenmişlerdi.
Kuşların kanatlarını süsleyip ceylanlarla gezmişler..
Ağaçların yaprakları üzerinde at yarışına girmişlerdi.
Artık bütün bunlar geçmişti.
Gökler Kaf Dağı’na küsmüştü.
İkinci nehri geçmeyeceklerdi.
Kalplerini ikinci nehrin kıyısına gömdüler. Ateşten bir parça alıp beyaz atlara bindiler. Lazuri Gökyüzü ile savaşmaya gittiler.
Atların kanatları vardı.