Anayasacılık antidemokratiktir! — 1 dk’da anayasal demokrasinin anatomisi
“Demokrasinin kötü olan bir yönü çoğunluğun tiranlığına dönüşmesidir.” Lord Acton
Platon, Aristo ve Kant’ın da yukarıdakine benzer sözleri bulunsa da bugün çok az insan cesurca demokrasiyi kötüleyebilecektir. Bunun yanında bir hukukçu olarak demokrasi denilince benim aklıma ilk olarak anayasacılık ve demokrasi kutuplaşması geliyor.
İktidarın kaynağını kendisine değil de yönetime katılanlara dayandıran demokrasi karşısında halkın tercihlerine sınırlandırmalar getiren anayasaların ilk bakışta anti demokratik uygulamalar gibi görünmesi oldukça muhtemel. Peki anayasalar gerçekten de çoğunluğun iradesine gölge bırakmayı mı amaçlar? Bu bakımdan anayasacılık hareketinin bireylerin doğuştan sahip oldukları haklarla ilgilenmesi ile bu hakların bir topluluğun iradesinden önce gelmesi tabii hukuk açısından meşrudur. Bunun yanında anayasalar ile sınırlandırılmayan bir iktidarın demokrasi açısından da tehdit olduğu aşikardır. Anayasaların demokratik karaktere zıt olmadığı aksine demokrasinin kalıcılığı için uygun bir platform hazırladığı ve hatta kuvvetler ayrılığı gibi araçlarla demokrasinin kullanımını fonksiyonel şekilde düzenlediği de bir gerçektir.
Anayasal demokrasi kurumunun da beraberinde getirebileceği problemler olabilir. Yargıçların kendilerini hukuku uygulayan kişiler değil de hukuku yaratan kişiler olarak görmesi ihtimalinde bu kez yargıçların bir siyaset yapıcı olmaları ile karşılaşılır. Oysa yargı ideal düzende siyasetten bağımsız kalabilmelidir. Çağdaş bir politik iktisat ekolü olan Kamu Tercihi Okulu’na göre anayasal demokrasi için ideal reçetelerden biri de devletin iktisadi tercihlerine anayasa ile bir sınırlandırma getirilirken sosyal tercihlerin oybirliği ile alınmasıdır. Örneğin yüksek öğrenim için en kadar bütçe ayrılacağı belirli kurallar ışığında alınmalı -ki yüksek öğrenime karşı bir iktidar karşısında eğitim hakkı dolaylı olarak engellenmesin- ancak bu bütçenin belirtilen konuda hangi alan içinde harcanacağı iktidara göre belirlenebilmesi mümkün olmalıdır.
Tüm bu husular ışığında anayasal demokrasinin kusursuz bir yöntem olmamasına karşılık içinde yaşadığımız dünyada tek ideal demokratik yöntem olduğu kanısına varmaktayım. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bu yazı kaleme alınırken Prof. Dr. Mustafa Erdoğan’ın Anayasal Demokrasi kitabından yararlanılmıştır.
AYŞEGÜL AĞUR